TCK 96 Madde Metni Eziyet
TCK 96 eziyet suçunu düzenlemiştir. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 96. maddesi iki fıkradan oluşmakta olup aşağıdaki şekilde hüküm altına alınmıştır:
(1) Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Ek cümle:12/5/2022-7406/5 md.) Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı iki yıl altı aydan az olamaz.
(2) Yukarıdaki fıkra kapsamına giren fiillerin;
- a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,
- b) Üstsoy veya altsoya, babalık veya analığa ya da eşe veya boşandığı eşe karşı,
İşlenmesi halinde, kişi hakkında üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
TCK 96 Eziyet Suçu Hakkında Kısa Bir Yorum
TCK 96 eziyet suçunu hüküm altına almıştır. Eziyet suçu 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı ikinci kısmın üçüncü bölümünde “İşkence ve Eziyet” başlığı altında kendine yer bulmuştur.
Eziyet suçu herhangi bir sebeple veyahut bir sebebi olmaksızın bir kimsenin vücut bütünlüğüne maddi veya manevi olarak zarar verilmesidir. Failin bir kişiyi sistematik olarak yaralaması, tehdit etmesi, hakaretlerde bulunması vb. şekillerde suç ortaya çıkmaktadır. Failin, mağdura insan onuruna yakışmayan davranışlarda bulunması, irade yeteneğini azaltması veya tamamen ortadan kaldırması da suçun unsurlarındandır. Eziyet suçu ve işkence suçu temelde aynıdır. Lakin işkence suçu sadece kamu görevlileri tarafından işlenebilirken eziyet suçunun faili herkes olabilecektir. İşkence ve eziyet suçlarının mağdurları herkes olabilir.
Eziyet suçunda yargılama yapma yetkisi asliye ceza mahkemelerindedir. Eziyet suçunun temel halinin işlenmesi halinde faile, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilebilecektir. Suçun bir kadına karşı işlenmiş olması cezayı artıran bir sebep olarak kanunda belirtilmiştir. Buna göre suçun bir kadına karşı işlenmiş olması halinde faile en az iki yıl altı ay hapis cezası verilecektir.
Yine eziyet suçunun çocuğa, hamile kadına, kendini bedenen veya ruhen savunmayacak, koruyamayacak kişiye karşı işlenmesi suçun nitelikli halini oluşturmaktadır. Suçun nitelikli bir diğer hali ise altsoya, üstsoya, hali hazırdaki eşe veya boşanılmış eşe, analığı, babalığa karşı işlenmesidir. Bu durumda da faile verilecek olan hapis cezasının alt ve üst sınırları değişecektir. Buna göre eziyet suçunun nitelikli halinin işlenmesi halinde faile üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilecektir.
Eziyet suçu şikayete tabi suçlardan değildir. Şikayet olmaksızın savcılık resen harekete geçerek fail hakkında soruşturma başlatır. Soruşturma neticesinde yeterli delile ulaşılırsa iddianame düzenleyerek görevli mahkemeye gönderir. Görevli mahkemenin iddianameyi kabul etmesiyle beraber kovuşturma aşamasına geçilir.
Eziyet suçunun temel halinin işlenmesi halinde mahkeme tarafından iki aydan beş yıla kadar, kadına karşı işlenmesi halinde en az iki yıl altı ay, nitelikli hallerinden birinin işlenmesi halinde ise üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilebilecektir. Faile iki yıl veya daha az hapis cezası verilmesi ve failin de rızası olması halinde mahkeme tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecektir. Sanığın rızası olmadan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmişse, bu karara karşı üst yargı merciine başvuru yapılabilir.
TCK 96 Yargıtay Kararı
Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 2020/669 E., 2020/15070 K. 07.07.2020 tarihli kararında aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur:
eziyetin özelliği, işkence gibi, kişinin psikolojisi ve ruh sağlığı üzerindeki tahrip edici etkilerinin olmasıdır. Bu etkilerin uzun bir süre ve hatta hayat boyu devam etmesi, eziyetin bu kapsamda işlenen fiillere nazaran daha ağır ceza yaptırımı altına alınmasını gerektirmiştir.” denilmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde suça sürüklenen çocukların mağdura cinsel organ gösterme, ayaklarını yakma şeklindeki eylemlerinin eziyet suçunu oluşturduğu konusundaki mahkemenin kabul ve uygulamasında isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçların oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre suça sürüklenen çocuk … müdafinin suçun unsurlarının oluşmadığına, suça sürüklenen çocuk … müdafinin suçun işlendiğine dair yeter delil bulunmadığına ve suça sürüklenen çocuk …
müdafinin eksik inceleme ile karar verildiğine ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA..