TCK 20 Madde Metni Ceza Sorumluluğunun Şahsiliği
TCK 20 ceza sorumluluğunun şahsiliği düzenlemiştir. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 20. maddesi iki fıkradan oluşmakta olup aşağıdaki şekilde hüküm altına alınmıştır:
(1) Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz.
(2) Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar saklıdır.
TCK 20 Ceza Sorumluluğunun Şahsiliği Hakkında Kısa Bir Yorum
TCK 20 ceza sorumluluğunun şahsiliğini düzenlemiştir. Bu kavram 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun ikinci kısmı, birinci bölümünde “Ceza Sorumluluğunun Şahsiliği, Kast ve Taksir ” başlığı altında kendine yer bulmuştur. Ceza sorumluluğunun şahsiliği esastır. Bir kişi bir başkasının yapmış olduğu eylemden sorumlu olamaz. Bu hüküm sadece gerçek kişiler için geçerlidir. Tüzel kişilere ise bu madde dolayısı ile cezai yaptırım uygulanamaz. Her ne kadar tüzel kişiler hakkında cezai yaptırım uygulanamasa bile tüzel kişiler aleyhine güvenlik tedbirleri uygulanabilecektir.
Suçların şahsiliği ilkesi aynı zamanda 1982 Anayasası ile de güvence altına alınmıştır. Bu ilke Anayasanın 38. maddesinin yedinci fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre suçlar şahsidir, kimse başka bir kimsenin yapmış olduğu fiilden dolayı cezalandırılamaz. Örneğin; çocuk, babasının işlemiş olduğu suçtan dolayı hüküm giyemez. İşlenen suçlar ve neticesi itibariyle verilen ceza kişiseldir. Yine bir başkasına mahkeme tarafından bir para cezası verilmişse bu ceza kişinin yakınından, akrabasından, eşinden, çocuklarından vb. yani bir başkasından talep edilemeyecektir.
TCK 20 Yargıtay Kararı
Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 2017/163 E., 2018/1252 K. 12.02.2018 tarihli kararın aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur:
İlamlı icra takibinde hukuki sonuç doğurması bakımından tebligatın asile yapılması gerektiği, borçlu vekiline tebligat yapılması yasal ise de cezaların şahsiliği prensibinin bir gereği olarak cezai sorumluluk bakımından sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı gerekçeyle beraat kararı verilmiş ise de, sonuç itibariyle doğru olan beraat kararına yönelik ve şikayet hakkının düşürülmesi kararına yönelik şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA..