TCK 161 Hileli İflas
TCK 161 hileli iflas suçunu düzenlemiştir. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 161. maddesi tek fıkradan oluşmakta olup aşağıdaki şekilde hüküm altına alınmıştır:
(1) Malvarlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarruflarda bulunan kişi, bu hileli tasarruflardan önce veya sonra iflasa karar verilmiş olması halinde, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Hileli iflasın varlığı için;
a) Alacaklıların alacaklarının teminatı mahiyetinde olan malların kaçırılması, gizlenmesi veya değerinin azalmasına neden olunması,
b) Malvarlığını kaçırmaya yönelik tasarruflarının ortaya çıkmasını önlemek için ticari defter, kayıt veya belgelerin gizlenmesi veya yok edilmesi,
c) Gerçekte bir alacak ve borç ilişkisi olmadığı halde, sanki böyle bir ilişki mevcutmuş gibi, borçların artmasına neden olacak şekilde belge düzenlenmesi,
d) Gerçeğe aykırı muhasebe kayıtlarıyla veya sahte bilanço tanzimiyle aktifin olduğundan az gösterilmesi,
gerekir.
TCK 161 Hileli İflas Suçu Hakkında Kısa Bir Yorum
TCK 161 hileli iflas suçunu hüküm altına almıştır. Hileli iflas 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı ikinci kısmın onuncu bölümünde “Malvarlığına Karşı Suçlar” başlığı altında kendine yer bulmuştur.
Hileli iflas, bir ticari işletmenin iflasına hileli davranışlar ile neden olmaktır. Bu durumda faile hapis cezası verilecektir. Hileli iflas, malvarlığını kasıtlı olarak azaltarak, hileli davranış ve tasarruflarda bulunarak ortaya çıkar. Bu hususların iflas etmeden önce veya iflas ettikten sonra gerçekleşmesi suçun mahiyetini değiştirmeyecektir. Tacir her zaman doğruluk ve dürüstlük kurallarına uygun davranmalı, şirketin mahvına sebep olacak tasarruflardan ve hileli davranışlardan kaçınmalıdır.
İflas kararı verme konusunda görevli mahkeme, asliye ticaret mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise iflasa konu şirket merkezinin olduğu yer asliye ticaret mahkemesidir. Görevli ve yetkili mahkeme tarafından tacirin, hileli iflas ettiğine karar verilir ve bu karar kesinleşirse ağır ceza mahkemesinde dava açılır. Hileli iflasına karar verilen tacirin cezalandırılabilmesi için verilmiş olan bu karara yapılacak bir başvurunun kalmaması yani hileli iflas edildiği olgusunun kesinleşmiş olması gerekecektir.
Hileli iflas halinde taksirli iflastan farklı olarak tacirin yargılaması asliye ceza mahkemesinde değil, ağır ceza mahkemesinde yapılır.
Hileli iflas suçu şikayete tabi suçlardan değildir. Şikayet olmaksızın savcılık resen harekete geçerek fail hakkında soruşturma başlatabilecektir. Cumhuriyet Savcısı yapmış olduğu soruşturma neticesinde yeterli delile ulaşılırsa iddianame düzenleyerek görevli mahkemeye gönderir. Görevli mahkemenin iddianameyi kabul etmesiyle beraber kovuşturma aşamasına geçilir.
Failin hileli iflas ettiğine mahkemece karar verilirse üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecektir. Failin rızası olmadan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmişse, bu karara karşı üst yargı merciine başvuru yapılabilir. Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmaması halinde ise verilecek hapis cezası beş yıldan fazla olacağından HAGB kararı verilemeyecektir.
TCK 161 Yargıtay Kararı
Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 2019/9896 E., 2019/8773 K. 24.06.2019 tarihli kararında aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur:
bir objektif cezalandırılabilme şartı olan iflas kararının suçun unsuru olmadığı, madde hükmünde de açıkça belirtildiği üzere kanun tarafından cezai yaptırıma bağlanan eylemin iflas etmek değil, iflas kararından önce veya sonra mal varlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarruflar olduğu, bu çerçevede hileli iflas suçunun hileli tasarrufların gerçekleştirildiği anda tamamlandığı ve bu tasarruflardan önce veya sonra verilen iflas kararının sadece bu hileli tasarrufların cezalandırılabilirliği açısından etkili olduğu,
diğer bir deyişle esasen cezai yaptırıma bağlanan eylemler hileli tasarruflar olduğundan, iflas kararı bu tasarruflardan sonra verilse bile, suçun hileli tasarrufların yapıldığı tarihte meydana geldiği ve dolayısıyla bu tarihte geçerli olan cezai hükümlerin uygulanması gerektiği, bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davaya konu en son hileli tasarruf eyleminin 2002 tarihinde yapıldığı anlaşılmakla tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Mahkemece kanıtlar değerlendirilip gerektirici nedenleri açıklanmak suretiyle verilen düşme kararları usul ve yasaya uygun bulunduğundan katılan vekilinin, suçların sabit olduğuna yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA..