YÜRÜTMENİN DURDURULMASI ve (2577 sayılı Kanun’un 27/5 maddesi uyarınca)
SAVUNMA VERME SÜRESİNİN KISALTILMASI TALEPLİDİR
………………. VERGİ MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞI’NA
DAVACI | : | Unvan- Vergi Numarası – Adres |
VEKİLİ | : | Av. Ad- Soyad, Adres |
DAVALI | : | ……………….. VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI ……………………… VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ |
DAVA KONUSU İŞLEM | ||
İşlemin Nev’i | : | Özel esaslara tabi mükellefler listesine (kod listesine) alınma |
Ittıla Tarihi | : | Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının risk analiz merkezi tarafından “SMYİB Düzenleme ihtimali tespiti”yle özel esaslara tabi mükellefler (kod) listesine alındığımız hususunu ………………… tarihinde öğrenilmiştir. |
OLAY VE AÇIKLAMALARIMIZ:
Müvekkil şirketin çalışmış olduğu firmalardan intikal eden “kod listesine alınmış olmamız nedeniyle indirim ve iadelerinde sorun yaşadıkları” yönündeki uyarılar üzerine, müvekkilce kod listesine alınmış olup olmadığı hususu araştırılmış KOD LİSTESİNE YANİ ÖZEL ESASLARA TABİ MÜKELLEFLER LİSTESİNE ALINMIŞ OLDUĞU VE HALEN ÖZEL ESASLARA TABİ MÜKELLEFLER LİSTESİNDE YER ALMAKTA OLDUĞU ÖĞRENİLMİŞTİR.
İDDİALARIMIZ VE DAVA NEDENLERİMİZ:
- “Özel esaslara tabi mükellefler listesi” veya eski adıyla “kod listeleri”yle mükellefler; kesinleşmemiş raporlar, basit yoklamalara dayanan soyut tespitler ve makul olmayan varsayımlardan hareketle; hukuka aykırı surette sınıflandırılmakta, bu gayri yasal sınıflandırmalardan hareketle iade ve indirim gibi yasal haklarını kullanamaz hale getirilmekte ve listeye alınan firmanın ticari münasebet içinde olduğu diğer firmalara bu firmadan aldıkları faturaların vergi idaresi nezdinde muteber olmadığı, beyanlarından çıkartılmak zorunda olduğu söylenerek vergi mahremiyeti ihlal edilmekte ve bu surette listeye alınan firmanın ticari itibarı yerle bir edilmekte ve ticari varlığını sürdüremez hale getirilmektedir.
- Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, Danıştay 3. Daire, Danıştay 4. Daire ve diğer tüm vergi yargısı mercilerin müstakar içtihadı; özel esaslar uygulamasının Anayasal ve yasal dayanağının bulunmadığı ve ağır surette hukuka aykırı olduğu yönündedir.
84 Seri No.lu KDV Genel Tebliğin “II. Özel Esaslar” başlığı altında yapılan düzenlemeler uyarınca oluşturulan kod listelerine ilişkin uyuşmazlıklar neticesinde Danıştay 4. Daire, Danıştay 3. Daire ve dahi Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu; bu uygulamaların anayasal ve yasal bir dayanağının bulunmadığına hükmetmişlerdir. Konu ile ilgili kararlarda; “gerek davalı idarenin, gerekse bağlı bulunduğu hiyerarşik üst makamların mükellefleri bu şekilde kategorize edebilmelerine olanak sağlayan hiçbir yasal düzenleme bulunmadığı gibi Anayasa’da da buna izin veren bir hüküm yer almadığı, bu şekilde yasal dayanağı olmadan yapılacak bir sınıflandırma, vergi barışını bozucu etki yaratacağı gibi Anayasa’da güvence altına alınan temel kişi hak ve hürriyetlerine de aykırılık teşkil edeceği, dolayısıyla, yasal dayanağı olmadan, hukuka aykırı bir biçimde idarenin kendi içinde oluşturduğu bir sınıflandırma ile mükelleflerin hakkında olumsuzluk tespit edilen mükellefler listesi olarak adlandırılan listelere alınmasına ilişkin işlemlerin hukuka aykırı olacağı” görüşüne yer verilmektedir.
- 84 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nin “II. Özel Esaslar” bölümünde yer verilen düzenlemelerin hiçbir yasal ve Anayasal dayanağı bulunmamaktadır.
84 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nin “Kapsam ve Dayanak” başlıklı giriş kısmında; “Katma Değer Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında; – Mal veya hizmet ihracından, – 61 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği uyarınca Türkiye’de ikamet etmeyenlere döviz karşılığı özel fatura ile yapılan satışlardan (bavul ticareti), (b) bendi kapsamında 43 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği uyarınca Türkiye’de ikamet etmeyen yolcuların satın alarak yurt dışına götürdükleri mallara ait verginin iadesinden (yolcu beraberi eşya ihracı), (c) bendi kapsamında (bavul ticareti kapsamında ihracat yapanlara satılanlar dahil) ihraç kaydıyla teslimlerden, doğan katma değer vergisi iadesi taleplerinin değerlendirilmesi ve sonuçlandırılmasına ilişkin esaslar, bu Kanunun 32 nci maddesinin Bakanlığımıza, Devlet Harcama Belgeleri Yönetmeliğinin 52 nci maddesinin de Gelirler Genel Müdürlüğüne verdiği yetkiye dayanılarak bu Tebliğde yeniden belirlenmiştir.” ifadelerine yer verilmiş ancak müteakip fıkrada ihracat istisnası ile hiçbir ilgisi olmayan; “…sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge (SMİYB) düzenleme veya kullanma fiili ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgisi bulunan mükelleflerin iade talepleri ise Tebliğin “II. Özel Esaslar” bölümündeki açıklamalara göre yerine getirilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Görüleceği üzere esasında ihracat istisnasında KDV iadesine ilişkin uygulamaya yön vermek için getirilen bir idari düzenlemeye, hiçbir yasal dayanak gösterilmeden; sahte belge düzenleme ve kullanma halinde iade ve indirim işlemlerine ilişkin düzenlemeler eklenmeye çalışılmıştır. Mezkur Genel Tebliğ’in “II. Özel Esaslar” başlığı altında ise; “Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge (SMİYB) düzenleme veya kullanma fiili ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgisi bulunan mükelleflerin nakden veya mahsuben iade talepleri bu bölümdeki özel esaslara göre yerine getirilir.” hükmüne yer verilmiş, “1.1. Kapsam” başlığı altında ise iade talepleri özel esaslara göre yerine getirilecek mükellefler şu şekilde sayılmıştır: “- SMİYB düzenledikleri ya da kullandıkları konusunda haklarında rapor bulunan mükellefler, bu mükelleflerin raporun ait olduğu dönemdeki ortakları ve kanuni temsilcileri ile bunların kurdukları veya ortak oldukları şirketler ve rapor bulunanlardan mal alanlar, – Haklarında rapor olmamakla birlikte olumsuz tespit bulunan [SMİYB düzenledikleri ya da kullandıkları, adreslerinde bulunmadıkları, mücbir sebep sayılan haller dışındaki nedenlerle defter ve belgelerini ibraz etmedikleri veya birden fazla döneme ilişkin olarak katma değer vergisi beyannamesini (süresinden sonra verilenler hariç) vermedikleri hususunda tespit bulunanlar] veya bu tespitler nedeniyle incelenmesi istenilenler ile bunlardan mal alanlar, – Kendileri hakkında katma değer vergisi açısından ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz uygulananlar, – İşletme kapasitesi ile iş hacmi arasında bariz nispetsizlik bulunanlar.” Söz konusu Tebliğ’in “1.3. Olumsuz Rapor” başlığında; “Mükellefler hakkında SMİYB düzenledikleri ya da kullandıkları konusunda belirlemelerin yer aldığı inceleme raporları “olumsuz rapor” sayılır. Bunlar, iade taleplerinin genel esaslar yerine özel esaslara göre, bir başka ifade ile yükseltilmiş teminat karşılığında veya münhasıran inceleme raporuna göre yerine getirilmesine yol açan raporlardır.” ifadelerine, “2. Kendileri Hakkında Olumsuz Rapor veya Tespit Bulunanlar” başlığının “2.2. Haklarında SMİYB Kullanma Raporu Bulunanlar” alt başlığında da; “Haklarında SMİYB kullanma raporu bulunan mükelleflerin raporun vergi dairesine intikal ettiği tarihten sonraki ve bu tarihe kadar henüz sonuçlandırılmamış nakden veya mahsuben iade talepleri dört kat teminat karşılığında, teminat gösterilmemesi halinde münhasıran vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilir.” ifadelerine yer verilmiştir. Mezkûr Genel Tebliğ’in “3. Doğrudan Mal veya Hizmet Temin Ettikleri Mükellefler Hakkında Olumsuz Rapor veya Tespit Bulunanlar” başlığında ise; “Kendileri hakkında olumsuz rapor veya tespit bulunmayanların mal veya hizmet satın aldığı mükellefler hakkında olumsuz rapor veya tespit bulunması halinde, bu mükelleflerden yapılan (haklarında olumsuz tespit bulunanlardan sadece olumsuz tespitin yapıldığı dönemlerdeki) alışlara isabet eden kısma dört kat teminat gösterilmesi veya bu alışlara isabet eden kısmın iade talebinden çıkarılması halinde, kalan kısma ve diğer dönemlere ilişkin iade talepleri genel esaslara göre yerine getirilir.” hükümlerine yer verilerek; olumsuz rapor nedeniyle özel esaslara geçirilen mükelleflerin ticari itibarlarının ve dahi ticari varlıklarının son bulmasına yol açacak bir uygulamanın önü açılmıştır. Yukarıda özetlenmeye çalışılan “Özel Esaslar”a ilişkin Genel Tebliğ hükümlerinin yasal dayanaklarını araştırdığımızda ise Katma Değer Vergisi Kanunu’nun herhangi bir maddesinde, böylesi ağır yaptırımlar öngören düzenlemeleri mümkün ve hukuki kılan tek bir hüküm dahi bulunmadığı görülmektedir. Katma Değer Vergisi Kanunu incelendiğinde görüleceği üzere, yasa hükümlerinden hiçbirisi, Maliye Bakanlığı’na; 84 No.lu KDV Genel Tebliği’nin “II. Özel Esaslar” bölümünde yer verilen düzenlemeleri yapma, sahte belge düzenlediği veya kullandığı tespit olunan ya da hakkında bu yönde bir tespit bulunan mükelleflerle mal/hizmet alışverişi yapan diğer mükelleflerin Kanundan doğan indirim ve iade haklarını sınırlama, teminata veya olumlu rapora bağlama, hakkında olumsuz rapor veya tespit olan mükellefleri diğer mükelleflerden ayırarak sınıflandırma yetkisi vermemektedir.
- “Kod Listeleri”nin yerine geçmek üzere uygulamaya konulan “özel esaslara tabi mükellefler listesi” veya diğer bir deyişle özel esaslara alınan mükelleflerin otomasyon sistemi üzerinden takip edilmesi sistemi; uygulanmasından vazgeçilmiş gibi lanse edilen hukuk dışı KOD listeleri uygulamasının geliştirilmesi ve tüm ülke sathına yayılması sonucunda oluşmuştur.
Konuyla ilgili olarak Maliye Bakanlığı’nca yürürlüğe konulan 2010/2 Sıra No.lu KDV İç Genelgesi‘nde; “…iade talepleri özel esaslara göre yerine getirilmesi gereken mükelleflerin tespiti amacıyla vergi dairelerince manuel olarak yapılan ve oldukça uzun zaman alan kontroller; “KDV İadesi Risk Analizi Projesi (KDVİRA)”nin uygulamaya başlanmasıyla, mükelleflerin 53 Sıra No.lu KDV Sirküleri ile elektronik ortamda gönderilmeleri zorunlu kılman listeler esas alınarak, elektronik ortamda yapılmaya başlanmıştır…
84 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin “II. Özel Esaslar” bölümündeki düzenlemeler doğrultusunda yapılması gereken işlemlerin zamanında ve etkin bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere, KDVİRA kapsamında yapılacak sorgulamalarda yararlanılacak veri tabanının oluşturulması için Vergi Dairesi Başkanlıkları (bulunmayan yerlerde Defterdarlıklar) tarafından izleyen bölümlerde belirtilen bilgilerin, belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde “Vergi Dairesi Başkanlığı/Defterdarlık Otomasyonu Projesi (DEFGEL)” otomasyon sistemine girişlerinin yapılması uygun görülmüştür.” ifadelerine yer verilmiştir.
Bahse konu İç Genelge’nin “Kapsam” başlığı altında ise; bir önceki başlıkta özetlenmeye çalışılan KOD listesi uygulamasının muhafaza edildiği ve hatta daha da geliştirildiği görülmektedir:
“Vergi Dairesi Başkanlıkları(VDB)/Defterdarlıklar tarafından 84 Seri No.lu KDV Genel Tebliğine göre “özel esaslar” kapsamına giren ve aşağıda belirtilen mükelleflere ilişkin olarak temin edilen belgelere dayalı bilgiler, DEFGEL otomasyon sistemi içinde kullanıma sunulacak ekranlar aracılığıyla, söz konusu birimler tarafından İç Genelgenin izleyen bölümlerindeki açıklamalar çerçevesinde düzenli olarak sisteme aktarılacaktır.
a) Haklarında olumsuz rapor bulunan mükellefler:
–Haklarında SMİYB düzenleme raporu bulunanlar,
–Haklarında SMİYB düzenleme raporu bulunanların düzenleme raporunun ait olduğu dönemdeki ortakları, kurdukları veya ortak oldukları şirketler ve kanuni temsilcileri ile bunların kurdukları veya ortak oldukları şirketler,
–Haklarında SMİYB kullanma raporu bulunanlar
b) Haklarında olumsuz tespit bulunan mükellefler:
–Haklarında SMİYB düzenlediğine ilişkin tespit bulunanlar,
–Haklarında SMİYB kullandığına ilişkin tespit bulunanlar
–Bilinen adresinde bulunmadıklarına ilişkin tespit bulunanlar
–Defter ve belgelerini ibraz etmediklerine ilişkin tespit bulunanlar
–İş hacmi ve işletme kapasitesi arasında bariz nispetsizlik olduğuna ilişkin tespit bulunanlar
c) Haklarında olumsuz rapor veya tespit bulunanlardan mal veya hizmet alan mükellefler:
–Hakkında olumsuz rapor bulunanlardan mal veya hizmet alanlar,
–Hakkında olumsuz tespit bulunanlardan (sadece olumsuz tespitin ilgili olduğu dönemde) mal veya hizmet alanlar
d) Haklarında KDV açısından ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz uygulanmış mükellefler.”
Görüleceği üzere; “KOD Listeleri” olarak anılan uygulama, 53 Seri No.lu KDV Sirküleri ve 2010/2 Seri No.lu KDV İç Genelgesi ile tüm ülke sathına yayılmış, ayrı ayrı listelerden mükelleflerin takibi uygulamasına son verilerek listelerde anılan olumsuzluktan hareketle tek bir “özel esaslara tabi mükellefler” listesi oluşturulmuş, vergi dairelerince veya vergi inceleme elemanlarınca yapılan olumsuz tespitlerin ilgili birime intikal ettirmesi üzerine mükelleflerin E-VDO sistemi üzerinde “özel esaslar”a alınması uygulamasına geçilmiş, bu sayede “özel esaslar” uygulanan mükelleflerin ve bu mükelleflerle mal/hizmet alışverişi olan diğer mükelleflerin doğrudan otomasyon sistemi üzerinde takibi mümkün hale gelmiş, 84 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nin hiçbir yasal dayanağı bulunmayan “II. Özel Esaslar” bölümü daha etkin bir şekilde uygulamaya geçilmiş, yasal ve anayasal hiçbir dayanağı bulunmayan KOD uygulaması eskisinden daha etkin ve daha kaçınılmaz bir şekilde uygulamaya konulmuştur.
HUKUKİ SEBEPLER : VUK, İYUK, ve sair mevzuat.
SÜBUT SEBEPLERİ : ……………….. Vergi Dairesi Başkanlığı ………………………….. nolu yazısı
SONUÇ VE İSTEM : Arz olunan ve Mahkemenizce dikkate alınacak diğer hususlara istinaden; İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27/2 maddesinde yer alan “Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir.” hükmü uyarınca dava konusu işlemin davalı İdarenin savunmasını almadan yürütmesinin durdurulmasına,
Bu talebimiz kabule şayan bulunmaz ise İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27/5 maddesi uyarınca Davalının savunma ve işlem dosyası verme süresinin 10 güne kısaltılmasına ve savunmanın sunulması veya süresinde sunulmaması üzerine dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına, dava konusu işlem nedeniyle uğradığımız maddi ve manevi zarara ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak üzere esas hakkında yapılacak inceleme neticesinde davanın kabulüyle dava konusu işlemin iptaline ve tüm yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalı idareye tahmiline karar verilmesini saygılarımla bilvekale arz ve talep ederim.
Davacı Vekili
Av.