……… VERGİ MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA,
YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEPLİDİR
DAVACI : Ad- Soyad, T.C. Kimlik No, Adres.
VEKİLİ : Av.
DAVALI : …………….. VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ
KONU : …………………………… Ana Takip Dosya Numaralı ödeme emrinin iptali isteminden ve yürütmenin durdurulması talebinden ibarettir.
İPTALİ İSTENEN ÖDEME EMRİNİN
Ana Takip Dosya Numarası : ………………………….
Tebliğ Tarihi : ………………..
AÇIKLAMALAR :
Davalı idare tarafından ……… tarihinde tanzim edilen huzurdaki dava konusu …………….ana takip dosya numaralı ödeme emirleri ….. tarihinde müvekkile tebliğ edilmiştir. Gönderilen bahse konu ödeme emri hukuka aykırıdır ve Mahkemenizce iptaline karar verilmesi gereklidir. Şöyle ki:
MÜVEKKİLİN KANUNİ TEMSİLCİSİ OLDUĞU ŞİRKET HAKKINDA BORCUN TAHSİLİNE İLİŞKİN HERHANGİ BİR İŞLEM YAPILMADAN DOĞRUDAN MÜVEKİLE GÖNDERİLEN ÖDEME EMRİ HUKUKA AYKIRI NİTELİKTEDİR.
Dava konusu olayda müvekkil ………………’in kanuni temsilcisi olduğu ………………. vergi kimlik numaralı ……………………. A.Ş.’nin …. dönemine ilişkin özel tüketim vergisi ve buna bağlı vergi ziyaı cezası, yargı harçları, gecikme faizlerine havi ödeme emri müvekkile …………….. tarihinde tebliğ edilmiştir.
Yani vergi borcu ile ilgili olarak Vergi Dairesi Müdürlüğü, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’da yer alan mükerrer 35. madde hükmüne göre hareket etmiş ve dava konusu ödeme emri kanuni temsilci sıfatıyla müvekkil davacıya tebliğ edilmiştir.
Tüzel kişilik sahibi şirketlerden tahsil edilemeyen alacaklar hakkında Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’nun mükerrer madde 35 hükmüne baktığımızda;
Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu
Mükerrer Madde 35 – (Ek: 25/5/1995 – 4108/11 md.)
Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
denilmektedir. Yani mevcut kanuni düzenlemelere göre, ancak tüzel kişilerin varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar için, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun cebri takibata ilişkin hükümlerine göre tüzel kişiliğin kanuni temsilcilerine takip ve tahsil yoluna gidilebilmektedir.
Ancak dava konusu olaya baktığımızda; iptalini talep ettiğimiz ödeme emrine konu edilen …. dönemine ilişkin özel tüketim vergisi ve buna bağlı vergi ziyaı cezası, yargı harçları, gecikme faizlerini içerir ödeme emri, müvekkilin kanuni temsilcisi olduğu ……………………………. A.Ş.’ye tebliğ edilmeden doğrudan müvekkile gönderilmiştir. Yani bu ödeme emri konusu borçların tahsiline yönelik müvekkilin kanuni temsilcisi olduğu şirket hakkında herhangi bir işlem yapılmadan, davalı idarece alacak doğrudan müvekkilden talep edilmiştir.
Bu halde; şirketlerden tahsil edilemeyen alacaklar ile ilgili tüzel kişilerin kanuni temsilcilerine başvuru için gerekli olan; tahsile yönelik şirket hakkında herhangi bir işlem yapılmadan, yani alacağın tüzel kişilikten tahsil edilip edilmeyeceği tespit edilmeden ödeme emrinin müvekkile tebliğ edilmesi tamamen usulsüz bir işlemdir.
Görüldüğü üzere; davalı idarece müvekkil hakkında usulsüz bir şekilde ödeme emri düzenlenmiş ve idarece yasalara ve hukukun genel ilkelerine aykırı hareket edilmiştir. Bu halde müvekkile tebliğ edilen ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gereklidir.
ÖDEME EMRİNE KONU BORÇLAR ZAMANAŞIMINA UĞRAMIŞTIR
Kanunlarda belirtilen matrah, ölçü ve oranlara göre ödenecek vergi tutarı tespit edilerek tarh edilmiş, daha sonra usulüne uygun olarak mükellefe tebliğ edilmesi ile tahakkuk etmiş olan böylece ödenmesi gereken aşamaya gelen vergi borcunun, idarece tahsil edilebilir olduğu süreye tahsil zamanışımı denilmektedir. Böylece kamu alacağının tahsili, tahsil zamanaşımı süresi ile sınırlandırılımştır. Tahsil zamanaşımı 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 102. maddesinde düzenlenmiştir.
Tahsil zamanaşımı:
Madde 102 – Amme alacağı, vadesinin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur.
Buna göre kamu alacağının vadesini izleyen yıl başından itibaren 5 yıl boyunca vergi borcu idarece tahsil edilebilir durumdadır. Tahakkuku gerçekleşmiş verginin bu süre zarfında tahsilinin gerçekleştirilememesi durumunda borç zamanaşımına uğrayacaktır.
Huzurda dava konusu ettiğimiz ödeme emrine bakıldığında, ödeme emrine konu borçların …. dönemlerine ilişkin olduğu ve vade tarihinin …. yılı olduğu görülmektedir. İlgili kanun hükmüne göre amme alacaklarına ilişkin 5 yıllık zamanaşımı süresi belirlendiği göz önüne alındığında, ödeme emrine konu borçların …… yılında zamanaşımına uğradığı ve müvekkilden istenilmesinin hukuken mümkün olmadığı açıktır. Bu halde ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekmektedir.
Danıştay 3. Daire’nin 29.11.2004 tarihli 2006/3902 E. , 2009/51 K. sayılı kararında; “N..-T…. Tekstil İnşaat Kimya Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin 1996 yılı kurumlar vergisi üçüncü taksidinin 16/5/1998 tarihinde şirkete tebliğ edilen ödeme emriyle istenilmesi üzerine kesilen tahsil zamanaşımının 1/1/1999 tarihinden itibaren yeniden işlemeye başladığı, bu ödeme emrinden başka borçlu limited şirket hakkında zamanaşımını kesecek herhangi bir işlem yapılmaması nedeniyle zamanaşımının 31/12/2003 tarihinde dolduğu anlaşılmaktadır. 29/11/2004 tarihinde tebliğ edilen dava konusu ödeme emri düzenlenmeden önce asıl borçlu şirket hakkında zamanaşımını kesecek nitelikte herhangi bir işlem yapılmaması nedeniyle 31/12/2003 tarihinde zamanaşımına uğradığı anlaşılan vergi borcunun kanuni temsilci sıfatıyla davacıdan istenilmesi mümkün bulunmamaktadır.” denilerek zamanaşımına uğramış bir borcun şirketin kanuni temsilcisinden istenilmesinin mümkün olmadığı ifade edilmiştir.
Netice itibariyle ödeme emri konusu borçların tahsiline ilişkin tüzel kişi aleyhine işlem yapılmadan direkt olarak şirketin kanuni temsilcisi müvekkile ödeme emri gönderilmesi hakkaniyete ve usule tamamen aykırıdır. Ayrıca müvekkile gönderilen ödeme emrine konu alacaklar zamanaşımına uğramış olup, müvekkilden talep edilmesi hukuken mümkün değildir. Bu halde Mahkemenizce dava konusu ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesi gereklidir.
HAKSIZ VE HUKUKA AYKIRI OLDUĞU AÇIK OLAN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN YÜRÜTMENİN DURDURULMASI KARARI VERİLMELİDİR
Yukarıda açıkladığımız üzere haksız ve hukuka aykırı olduğu açık olan ödeme emrine ilişkin yürütmenin durdurulması kararı verilmelidir. Zira 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinin 2. fıkrasında “Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler” denilmektedir. Yani yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için esasa ilişkin iki şart öngörülmüştür. Bu şartlardan ilki idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması; diğeri ise idari işlemin yürütülmesi halinde telafisi güç ya da imkansız zararların doğacak olmasıdır.
Dava konusu olayda ise; düzenlenen ödeme emrinin hukuka aykırı olduğu açıktır. Bununla birlikte hukuken varlığının koruyan hukuka aykırı ödeme emirleri için davalı idare tarafından tahsile yönelik işlemler yapılabileceği ve bu halde ilgili müvekkil şirketin hak kaybına uğrayacağı, telafisi güç veya imkansız zararların doğması ihtimalinin söz konusu olduğu ortadadır. Bu halde yargılama süresince müvekkilin herhangi bir hak kaybına uğramaması ve iptali istenen dava konusu ödeme emrinin açıkça hukuka aykırı olması nedeniyle dava sonuçlanana kadar ivedilikle yürütmenin durdurulması kararı verilmelidir.
HUKUKİ SEBEPLER : VUK ve sair mevzuat
HUKUKİ DELİLLER : Karşı tarafın sunacağı delillere karşı delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla;
……………. tanzim tarihli …………………. Ana takip dosya numaralı ödeme emri ve Tebliğ Zarfı (EK-1)
İçtihatlar,
Doktrin görüşleri,
Ve sair her türlü yasal delil
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve re’sen dikkate alınacak sebeplerle;
Öncelikle; müvekkil şirketin herhangi bir hak kaybına uğramaması, idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması ve telafisi güç, imkansız zararların doğmasını engellemek için YÜRÜTMENİN DURDURULMASINA,
Sonrasında davalı idare tarafından tanzim edilip müvekkile gönderilen dava konusu ÖDEME EMİRLERİNİN İPTALİNE,
Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı idare üzerinde bırakılmasına,
karar verilmesini bilvekale talep ederiz. Tarih:
Davacı Vekili